Hoşgeldiniz..

Eğlence ve bilgiyi aynı anda sunmaya çalıştığım bloğumda umarım iyi vakit geçirirsiniz. Bizi izlemeye devam edin ;)

P.S. I love you..

23 Temmuz 2010 Cuma

Kötü insanları tanıma senesi

Yunus temmuz başı yol sonunda elde çiçek bekler.
Sensiz geçen her gün için kapıma çelenk gönder.
Kahır bu adamı yere devirdi kulaklarım sağır,
Hoş sesinle bana bağır hafiflesin yüküm ağır.

Gözüm ağladıkça gamzelerim gülmemekte,
Ruhum yıpranmadıkça kalemim hareket etmemekte.
Nefesle inşa ettiğim sözüm kulaklarına borçtur.
Şeytan güvendiklerimi gömdü, lan ne iştir?...

Ne olur üzme kendini, güneş habercisi geceler.
Zorlasam da çıkmamakta ağızdan o kolay heceler.
Hiç bilmediğim bir yerde en çok bildiklerimleyim.
Onları silmek isteyenlere karşı muharebelerdeyim.

Benim bir kitaptır arkadaşım, muhabbeti yarım kalır.
Zaman sanığım olsa şimdi idam ederim adı kalır.
Senden korkum olmasa kurşunu kafama ellerim hediye alır.
Anlaman zor ya neyse... Ahım gider vahım kalır.

Kötü insanları tanıma senesi.
Can çekişmekte adımın 3 hanesi.
Yaşamdan soğumamın çoktur bahanesi.
Günden güne yırtılmakta kalbimin 12 perdesi.
Korkutur cesaretimi iradesizlik sillesi.

Bak dayandım olmadı.
Çek silahını vur,
Elim belime varmıyor affet!...
Bugünüme kusrum var,
Dostum canıma mı kastın var?
Kim?, hekimse hakimim olsun.
Tek duvara tek kafa depremim olsun.
Sus!... yaralama şansım var,
Ümit kaç!... firara hakkın var.

Benim gerçekliğimin ölümsüzlüğü yaşatmakta hüznümü.
Kendimi kendime hediye ederek kutladım son doğumgünümü.
İnanmasan da geçer sayılı zaman, nöbet vaktin dolacak aslan.
Sabrın tadı ki acı da olsa tatlıdır ya meyvan.

Bakacağım tek yön önüm. Doğru rotayı izler gözüm.
Rüzgara emanet sözüm. Hasretlerle yandı gönlüm.
Yalnızlığım kalbime zulüm. Korkutmakta her an ölüm.
Ben bir pembe diziyim her günüm bir bölüm.

Dişlerimden gardiyanlar, hislerimden çağlayanlar,
Kirlerimden bataklıklar, kemiklerimden korkuluklar,
Parmaklarımdan sivri bıçaklar yaratıp savundum kalemi.
Sırrı açmak cinayetti, bir kilo altın sükunetti.

Toprakla aramdaki mesafe kadar, hayat değil uzun.
Adiler yoluma tuzak kursun. Geri teper her efsun.
Yunusun gözleri kara bulutlarla dolsun.
Yok elinde sabırdan öte bir kozun yunusum...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Sen hiç sevmeyi bilmezsin

Rüzgarda savrulan bir yaprak gibi
Durdum derken sürüklenmeye başlarım yine ,
Yazıp tüketirsem acım biter sanmıştım
Ama yeniden yastayım hay canına yandığım..
Suskunluğuma aldanma
Bakışlarım kafi yakmaya
Yalnızlığım elle tutulacak kadar yakında
Düşünüyorum sessiz ol
Gücün yoksa bana katlanmaya karşımdan defol !
Tutup tere attığın
Suretimdi baktığım
Denize düşsem de sen gemini kurtar
Karaya çıkan yolu yüzdüm kaç kere
Galip benim böyle kral gibi söyle havan kime?
Ben planlayana kadar olup bitiyor herşey ,
Ben kurana kadar dağılıyor hayatım ,
Hülyalarıma bak iki dirhem bir çekirdek ,
Aldanıyorum ölene dek , şeytan aldatınca kikirdek.


Tanırım seni sen hiç sevmeyi bilmezsin
Kaybolsam hafta olur beni aramaya bile yeltenmezsin.
O zaman
Gel günahsız git günahlarla
Koy beni yerine bu yangınıma üfle.
Gel hatasız git hatalarla
Vur beni dibime şu hallerim ne külfet.


Ben bir iki şey biliyorum , üç-dört şey ekliyorum.
Gerekmez Bana kimselerden gelecek yorum.
Ayaklar benim , yazan kol benim kolum.
Düşünen pay da benim bu treni çeken ray da.
Bilir misin rap için güneş de benim ay da.
Aldım başımı yürüyorum kelle koltukta.
Selle aşar takam ırmakları yoklukta.
Neden kimileri gözüm görür her boklukta
Gücünüz aynı güçsüzlük çoklukta.
Ölümü gömdüm gözlerinde şimdi sıra toprakta.
Bakalım o seni nasıl ölüme gömecek son trakta.
Doğru kazan yalan sat da doy doy tatta.
Zehirli akrep itinaya aranır maksatta.
İçine kibir ateşi düşmüş nefisleri söndür ilk fırsatta.
Aşağıda selametin varsa tepeden düş atla Kasva!..

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Onları da anlıyorum

Çıksın artık be kalem, tek bir harf çiz bari.
Vaktim olur zayi, etme böyle kırma yârini.
Bir işaret et! Bir çizikten yol bulurum.
Bir çizikten değil miydi onca köprü kurduğum?
Ey askerim kurşunum, kulun hâli ayni kalem-i kurşun.
Anlatayım söyle ki;
Dışa kapanıktır başı, yavaş açılır dışa ilki.
Ucu sivrildikçe olur sanki ormanda gezen tilki.
Ask şarabımı alkol sanar kınarlar beni.
De ki öyleyse Ümit başı dönmüş ayyaşın teki.
Manzarayı bilir misin hiç görmediğin yerlerdeki?
Bilmeden konuşmak aptallık değil de ne ki peki?
Anlamsızlaşmış bakışları çoğunun.
Şeytanlaşmış içi melek görünen çocuğun.
Düşününce kötüyü tahmin edemezsin ateşini içime işleyen soğuğun
Bana bir çıkış yolu bulun, sonu gelsin kâbusumun.
Artik Kasva yorgun düştü.
Seher vaktim umut kuşum yine cik cik ötüştü.
Can, Ümit mahkûmuyla her gün görüştü.
24 saatlik günler onunla hayat bölüştü.
Kalem konuştu..

~Değişen ben değilim dönüşen savaş..~



Anlamıyorum bazen, ne kadar basit düşünme meraklısı şu insanlar..
Bilmiyorlar mı kim fani ve kimler kalacaktır ellerinde..
Gözlerden okuduklarım yanında gereksiz kalır anlatılanlar..
Nedense herkes meraklısı olmuş şaşalı bir maske edinmeye..

“Ne kadar da mutluyum” u göstererek bir yerlere koşturuyorlar..
Umurumda değil aslında kim kimi kovalıyor veya kim ne peşinde..
Sen de okuyabiliyor musun acaba gözlerimi, fark edersen parıldıyorlar..
Bilmiyorum ve de umurumda değil yüzüm hangi ifadeye bürünüyormuş seni görünce..

Herkes çok zayıf sanki ve görüyorum her yerde korkudan saklananlar var..
Toplu hareket etmezlerse hayata direnemeyeceklerinden midir ne..
Ego çuvallarını kıtlıktan çıkmış gibi her fırsatta doldurmaya çalışanlar..
Bazen ben de anlam veremiyorum neden güçlü hissediyorum kendimi böylesine..

Demiştim ya umurumda değil ulu orta havlayanlar..
Haricinde yaşananlar bile mühim değil, hoştu kendimi görmesi senin gözlerinde..
Sezersem vazgeçerim demiştim ya hani, farkında ol ya da olma yüreğini değiştiriyorlar..
Matlaşmış gözlerinin de bir farkı yok artık kurumuş güllerle..

Acaba kaç paralık yüreğin vardı ki değecekti bülbül gözlerinden dökülen yaşlar ?..
Yenilmeyeceğimi bile bile neyin çabasıydı kıyaslamalar başka gönüllerle ?..
Kanadı kırdıktan sonra neyin nesidir şimdi bu rüzgara karşı amaçsız çırpınışlar ?
Vurmamaya çabaladığım acaba görülemiyor mu hala sessizliğimde..

Derler ki, bir yerden sonra acımazmış daha fazla..
Hepsi bu kadar..