Hoşgeldiniz..

Eğlence ve bilgiyi aynı anda sunmaya çalıştığım bloğumda umarım iyi vakit geçirirsiniz. Bizi izlemeye devam edin ;)

P.S. I love you..

4 Haziran 2011 Cumartesi

Gücün Tarifi Yok

Bunaltıcı bir sıcağın ardından süzülüyorum serin sayfalara doğru tekrar,
Kıyafetsiz tertemiz bir çocuk gibi kendilerine bahşedilecek senaryoyu oynamaya hazırlanıyor kağıtlar içten içe gülümseyerek.
Kalem mi tutukluluk yapmış ? Kağıt da şaşkın.. Bu sefer yazılmayacakmış kafiyeli sözler,
Gaye bulundurmadan öyle içimden geldiği gibi,
Dans da etmeyecek kelimelerim bu sefer,
Bir Can'la konuşuyorum sadece,
Kar soğuğunda donmayacak, bunaldığında serin kalabilecek kadar canlı..
Hani şu yorulmak bilmez sporcular olur ya, diskalifiye olurlar ortaya çıkınca aldıkları enerji verici maddeler..
Onlara benziyorum bu tarafımla, böyle yorulduğumu göremeyecekleri kadar koşabilirim gibime geliyor.
Kendimi övme satırlarım olmacak bu kısımlar hayır,
Komuta yetkisini de kullanarak söylemiyorum bunları, bu sefer düşman yok,
Yapılacaklar yok, emir ve rütbe ilişkisi de yok.
Hayır boş boş lafların döngüsüne de girmeye gerek yok.
Anaforlarda sıradan insanları eleyerek herkesin okumasını istememek amaç tam olarak.
Şimdi kapıyı kapatabilirsen sevinirim hırsla satırlarımda gezinen yabancı, ben.. sesleri dinliyorum..


Bilincini kaybetmeyeceğini ve düşmeyeceğini bilmek güven verici bir şey,
Küstahlığa yol açmasına da engel olunması gerekecek cinsten.
Korkulacak bir yönü yok aslında, aksine sıcacık, insanı akışına kaptıran, tatlı bir meltem gibi.
Günümüzde ortalığı kavuran bunaltılar gibi değil,
Isıtan ama yakmayan yakan ama terletmeyen terleten ama aslında serinleten bir tasvir bu, kelimeleri dahi bocalatabilecek kadar ilginç.
Kimisi yürek demiş zamanında kimisi akıl lakin bu kadar basite indirgenebilecek kadar sıradan değil durum.
Bir benlik söz konusu..
Ben ya da sen öznesine göre hareket etmesi çok zor şimdi, öncesi yok, biz..
Hareketlere dayalı o'dur budur bundan iyidir böylesi iyidir demek de kabak tadı verici hareketler.. Hiç gerek yok.
İki renk düşün lakin fırçasını da bir amatöre yakıştırma lütfen,
Zorla birbirine karıştırılmış gibi değil de mükemmel bir bilgisayar yazılımı ile kontrol edilerek dans edenleri olur ya hani böyle dakikalarca ağzından kaçırdığın garip efektlerle beraber izlersin.
Öyle bir şey tanımlamaya çalıştığım.
Hatası yok, doğrusu, yolu yok, çamuru yok, çukuru, tümseği, yapılması gerekenler yok, olmaması gerekenler yok.
Sadece kendin olmak var, sonrasında gelen garip bir uyum var.
Direnmek, çabalamak, asileşmek, kendini değişmemeye zorlamak da var.
Negatif tanımlamalar da içerebilir sorun değil, sadece bu ve benzerlerini sivri mızraklarla değil, sedefle kaplayarak sunmak var.
Batırmak, kanatmak, acıtmak vesaire yok bu hikayede.
Uyum.. Tıpkı uyuduğunda olduğun kadar savunmasız halinle içerisinde olduğun uyum.
Göz kapaklarını içine camlar batacağından çekinmeksizin rahatça kapatabilmek,
Nefessiz kalacağından korkmadan koşabilmek,
Üsümeyeceğini bilerek giyinebilmek,
Acıkacağını düşünmeden susuzluk çekmeyeceğini bilerek yaşayabilmek,
Kendine vakit ayırmasan da mutlu olabilmek,
Çenen kırılsa bile yüzüne gülümseyebilmek,
Üstüne çığlar da yağsa altından kalkabilmek,
Tüm Dünya saldırsa dahi hepsini püskürtebilmek kademesinde,
Tanımlaması zor bir güç bu. Süper karakterler bile halt etmiş yanımda dedirtebilecek kadar küstah gelen.
Adını Öyküm koydum, gerisi teferrüat.
İyi ki varsın ve benimlesin sevgilim.

3 Haziran 2011 Cuma

Yine Tepki

Küstah duygular izinde tüketiyor insanlar evveli,
Toz ve dumanlar arasında birer acizler, sanıp büyük görüntüleri,
Bir boş kovanı arkada bırakıp çığlık çığlığa ilerleyen mermi misali,
Esen rüzgar eşliğinde arıyorlar bir bedeni.

Hevesleri sivrilten, delik deşik yaralarından kanayan egoları derdi.
Algıları karışık dalmış bu yola, ayırd edemez berkemali.
Hepsi geride kalmıştır onun için abi, kardeş, dost, arkadaş, sevgi,
Para, şöhret, ün peşinde karakter eritmeye devam eder ağustos böcekleri.